Bebeğin boynuna kordon dolanması

Bebeğin boynuna kordon dolanması tüm gebeliklerde yaşanabilecek durumlardan biridir. Genellikle gebeliğin son dönemlerinde ya da doğum sancılarının başlaması ile birlikte kordon dolanmasının yaşandığını söyleyebiliriz. Elbette bu sorun son derece ciddi bir durumdur. Çünkü kordon dolanması durumunda anne karnındaki bebeğe besin ve oksijen gitmez. Bu da bebek kayıplarına yol açabilir. Kordon dolanmasının doğum şekli ile bir ilgisi yok. Sezaryenle yapılan doğum ya da vajinal doğumda bu durum meydana gelebilir. Bu sorunun neden kaynaklandığını, önlemenin mümkün olup olmadığını da aktaracağız. Konuyla ilgili merak edilen tüm detayları ele alacağız. Ancak öncesinde kordonun neden önemli olduğunu gözden geçirelim.

Kordon Nedir? Neden Önemlidir?

Anne adayı ile bebek arasında besin alışverişini sağlayan, bebeğe ihtiyacı olan oksijenin ulaşmasına aracılık eden kordondur. Bu uzantının bir ucunda plasenta bulunur ve diğer ucu da bebeğin göbeğine bağlıdır. Bebeklerin anne karnındaki gelişiminin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi açısından da kordonun hayati önem taşıdığının altını çizelim. Kordonun neden bu kadar önemli olduğunu daha iyi anlamak adına işlevlerinin de bilinmesinde fayda olacaktır. Gebeliklerde bebek kordonunun işlevleri arasında en önemli olanlar şöyledir:

  • Bebeğe oksijen taşır
  • Bebeğin gelişimi için ihtiyacı olan besinlerin ulaşmasını sağlar
  • Bebek ile plasenta arasındaki damarları korur

Dolayısıyla sağlıklı bir gebelikten söz edebilmek için öncelikle bebek kordonunun da sağlıklı olması ve yukarıda sıraladığımız işlevleri yerine getirmesi gerekiyor.

Bebeğin Boynuna Kordon Dolanması Tehlikeli Mi?

Elbette bebeğin boynuna kordon dolanması tehlikeli bir durumdur. Kordon dolanması durumunda kordonun sıkılması doğum sırasında da meydana gelebilir. Bu durumda bebek oksijensiz kalır. Bebeğe giden oksijenin kesilmesi ise bebeklerin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanabilir. Her kordon dolanması durumunda bebek kabının meydana gelmesi söz konusu olmaz. Bu hayati tehlike, bebeğin oksijensizliğine göre değişebilir.

Bu gibi durumlarda bebek kaybını önlemek adına NST cihazı kullanılır. Bu cihaz bebeğin kalp atışlarını ve rahimdeki kasılmaları gözlemlemeyi sağlar. Kordon bebeğin boynunu sıktıkça bebeğe giden kan akımı ve oksijen de azalır. Dolayısıyla bebeğin kalp atımları düşer. NST cihazı alarm vermeye başlar. Bu noktada bebeğin bir an önce kurtarılması gerekir ve dolayısıyla doktorunuz tarafından acil olarak doğum kararı alınabilir. Doğum gebeliğin kaçıncı haftasında olunduğuna ya da anne adayının durumuna göre vajinal yolla yapılabileceği gibi sezaryenle de yapılabilir.

Bebeğin Boynuna Kordon Dolanması Nasıl Anlaşılır?

Kordon dolanması nasıl anlaşılır

Anne adayları bebeğin boynuna kordon dolanması durumunun nasıl anlaşıldığını da merak edebiliyor. Bu durum anne adayı tarafından anlaşılmaz. Çoğunlukla gebeliğin son dönemlerinde meydana gelen bir durumdur ve bu dönem de anne adayının sıklıkla gebelik ile kontrollere gittiği döneme tekabül eder. Yapılan kontrollerde kordon dolanması şüphesi doktorunuz tarafından anlaşılabilir. Ultrason muayenelerinde bebeğin kalp atışlarının zayıfladığı gözlemlenebilir ve kordon dolanması probleminin meydana geldiği de belirlenebilir.  Sonuç olarak bu sorunun tespit edilmesi için mutlaka ileri tetkiklerin yapılmasına gerek duyulmaz.

Kordon Dolanması Neden Kaynaklanır?

Sıklıkla merak edilen konulardan biri de neden bu durumun yaşandığı oluyor. Elbette şimdiye dek bebeğin boynuna kordon dolanması nedenleri üzerine çok sayıda araştırma yapıldı. Ancak halen net bir sonuç elde edilemediğini söyleyebiliriz. Bir başka deyişle bu sorunun neden kaynaklandığı halen bilinemiyor. Sadece bazı hususlardan söz edilebilir. Bunların ilki ise bebeğin kordonunun olması gerekenden daha uzun ölçülerde olmasıdır. Normalden daha uzun kordon mevcudiyeti durumunda bu problemin yaşanma olasılığı da daha yüksek oluyor.

Bir diğer neden de rahim içerisinde yeterli oranda yer olmamasıdır. Bu gibi durumlarda da kordon dolanmasının sıklıkla yaşandığını belirtebiliriz. Zira bu durumda bebeğin hareket edebilmesi noktasında da yeterli alan olmuyor ve dolayısıyla kordonun bebeğe dolanması da söz konusu olabiliyor. Bu durumun özellikle çoğul gebeliklerde yaşandığını söyleyebiliriz. İkiz ya da üçüz gebeliklerde sıklıkla rahimde yeterli yer olmaması durumu ile karşılaşılır. Sonuç olarak kordon dolanması riskinin artması da söz konusudur. Elbette kordonun idealden daha uzun olması ya da çoğul gebelikler, mutlaka bu sorunun yaşanacağı anlamına gelmez. Sadece bu gibi durumlarda riskin daha yüksek olabileceğini söyleyebiliriz.

Kordon Dolanması Nasıl Düzelir?

Kordon dolanması nasıl düzelir

Toplumda bebeğin boynuna kordon dolanması durumunda bu sorunun düzeltilebileceği sanılabiliyor. Ancak ameliyat ile kordona ulaşılması ve dolanan kordonun doktor tarafından açılması gibi bir durum söz konusu değildir. Kordonun da tıpkı plasenta gibi bebeğin içerisinde bulunduğu sıvıda yer aldığını unutmamak gerekiyor. Bu nedenle kordon dolanmasının düzeltilmesi mümkün olmaz.

Sadece doğum sancılarının da başlaması ile birlikte kordon dolanması yaşandığında acil olarak doğumun gerçekleştirilmesi sağlanır. Bu sayede söz konusu problemden bebeğin etkilenmesinin de önüne geçilebilir. Bunun dışında ilaç kullanımı, egzersiz ya da ameliyat gibi yöntemler ile dolanan kordonun açılmasını sağlamanın mümkün olmadığını belirtmeliyiz. Bu gibi durumlarda daha önce vajinal doğum kararı alınmış olsa bile bebeği riske atmamak adına acil olarak sezaryenle doğum kararı da alınabilir. Hatta normal yolla doğum başlamış olsa bile doğumun sezaryenle gerçekleştirilmesine de karar verilebilir.

Göz atın –> Klomen

Kordon Dolanması Ne Anlama Gelmektedir?

En genel şekli ile bebeğin boynuna kordon dolanması bebeklerin anne karnındaki gelişimi için son derece önemli olan kordonun boyun bölgesine dolanarak sıkılması şeklinde açıklanabilir. Kordon yaklaşık olarak 30 cm ile 55 cm arasında değişen bir uzunluğa sahiptir. Hortum benzeri bir görünüm taşır. Yapılan incelemelerde her 10 gebelikten 3’ünde bu problemin yani kordon dolanmasının görüldüğü anlaşılıyor. Gebeliğin erken dönemlerinde normalden daha uzun olan kordonun herhangi bir yere dolanması da gözlemlenebiliyor. Fakat genellikle bu durum kendiliğinden düzeliyor. Bebeğin boynuna dolanması ya da gebeliğin ilerleyen haftalarında dolanan kordonun açılmaması ise çok ciddi sıkıntılara yol açıyor.

Gebeliğin son dönemlerinde kordonun dolanması durumunda kendiliğinden açılması ihtimali çok daha düşüktür. Çünkü hem rahimde dolanan kordonun açılması için yeterli alan olmaz, hem de kordonun açılma ihtimali düşer. Bu gibi durumlarda bebek kaybı gibi riskler de ortaya çıkabiliyor.

İlginizi çekebilir –> Gebelikte toksoplazma

Kordon Dolanmasını Önlemek Mümkün Mü?

Öncelikle bebeğin boynuna kordon dolanması durumunun anne adayı tarafından önlenmesinin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Gebeliklerde anne adayının yapabileceği sadece bebeğin hareketlerini hissetme noktasında daha titiz olmak ve bebeklerin hareketlerini gözlemlemek oluyor. Bebeklerin gün içerisinde 10 defadan fazla hareket etmesi normal olarak kabul edilir. Bu hareketlerin günde 5 ve daha az olması durumunda anne adaylarının doktoru ile iletişime geçmesi ve durum hakkında bilgi vermesi gerekir. Günde 15 defa hareket eden bebeğin hareketlerinin günde 7 yahut 6’ya düşmesi de normal kabul edilmeyebilir. Bu gibi durumlarda da doktorunuzu bilgilendirmelisiniz. Bu sayede kordon dolanmasının olası en erken dönemde tespit edilmesini sağlayabilirsiniz.

Ancak önleme noktasında yapılabilecek bir hamlenin olmadığını da belirtmeliyiz. Anne adayı ya da gebelik takibini yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kordon dolanmasını önleyemez. Sadece bu sorunun ortaya çıkması durumunda risk haritası çıkarılabilir ve bebek için bir tehlikenin doğması halinde acil olarak doğum kararı alınabilir. Konuyla ilgili tüm sorularınızı yorum bölümüne yazabilirsiniz.

Bilgi sahibi olun –> Gebelikte protein eksikliği

CategoryGebelik
Yorum Yap

*

Your email address will not be published.

Copyright © 2020 Tüm Hakları Saklıdır

Bu web sitesinde yazılan bütün yazılar bilgilendirme amaçlı yazılmıştır. Hiç bir şekilde tanı veya tedavi yerine geçmemektedir.

Gizlilik Politikası

SEO Hizmeti: Ömer Özkoca

Son Güncelleme Tarihi: 01.11.20023

Bize Ulaşın